Türkiye’nin İlk Ralli Şampiyonu 1968 Anadol

2. Uluslararası İstanbul Klasik Araç Festivali bir çok klasiğe ev sahipliği yapmıştı. Serdar Bostancı Ford standını gezerken Fotoğrafladığım Klasik Anadol tarihinde önemli bir yeri olan 1968 Anadolun hikayesini sizlere paylaşmak istiyorum.

Türkeye’nin FIA kurallarına uygun düzenlenen ilk Rallisi olan 1968 Trakya Rallisinin şampiyonları Renç Koçibey ve Demir Bükey’dir. Bu hikayeyi sizlere o tarihin canlı şahidi olan Demir Bükey’in kendi dilinden Rallispor‘a verdiği röportaj üzerinden anlatmak istiyorum.

Rallispor : Trakya Rallisi Türkiye için bir milat kabul edilir. Bu ralliden bize bahseder misiniz?
Demir Bükey: Biz Renç ile birlikte, bugün Swissotel’in bulunduğu yerde “Taşlık” denen mekandaki dört köşe bir park alanında viraj alma antrenmanları yapardık babamın Jaguar’ı ile birlikte. Tabii otomobilin lastikleri biterdi, babam da hayretler içinde kalırdı “Ne oluyor?” diye. Trakya Rallisi bahsi açıldığı zaman “Aman bir otomobil bulalım” dedik. Renç dayısına gitti, ben babama gittim. Buick Roadmaster gibi bir şeyler arıyoruz. Babam reddetti. Hürriyet gazetesine yazı yazdık “Bize otomobil bulun da yarışalım” diye. Onlar da kovaladılar bizi tabii . Düşünün daha Türkiye’de ralli yokken biz sponsor peşine düşmüşüz .

Rahmetli Erdoğan Gönül’e gittik Anadol’u bir deneyelim diye. Dedik ki: “Biz bu işi çok iyi biliriz, eğer imkan tanırsanız üst sıralara oynarız”. Bir saatin sonunda ikna ettik ve bize bir otomobil verdiler. Biz de çocuklar gibi sevindik tabii. Daha sonra ralli camiasında efsane kabul edilen 34 KA 501 plakalı Anadol’du bu. Bir Renç kullanıyor, bir ben kullanıyorum, bir yandan da yorumluyoruz: “Hiç de fena yol tutmuyormuş” falan diye… Ama tabii otomobil gitmiyordu… Yine de neticede bir otomobilimiz vardı. Şimdi bunu ralliyehazırlamak lazımdı… Ama kimse bir şey bilmiyor. Nasıl hazırlayacağız bu otomobili?

Neyse, Renç’in evinin önüne çektik Anadol’ u… Lamba bulalım dedik. Gittik Talimhane’ye, bir tane dağıtıcı, iki tane de sis lambası bulduk. Bir de ortaya dört köşe Hella… Tavana da bir projektör koyduk. Otomobili hafiflettik, jantlar mantlar… Bu arada hiç kesme biçme yok tabii… Sonra da çalışalım dedik. Yol notu arıyoruz ama yok… “Burdan şuraya git” diyor, “Ordan öyle, burdan da şuraya git” diyor. Tabii sen de gidene kadar 10 kere kayboluyorsun. Hatırlarım, bir tane otomobile doluştuk. O arada Klod Nahum (o da aynı şekilde Anadol’laydı), Ahmet Çıpa, ben, Renç, Onur Gürsel diye bir arkadaşımız var üçüncü otomobilde.. İlk çalışmaya Klod, Ahmet, ben ve Renç birlikte gittik..Yarış Ayazağa’da başladı. Kimse ne yapacağını bilmiyor. Anneler babalar da geldi ama anlamadılar ne olup bittiğini. İlk etaba kadar gittik. Adı Demirci ya da Demirköprü’ydü.

Bütün otomobiller bir yerden sonra durdu akşam. Sırayla Mustang’ler, Porsche’ler var, Station Wagon’lar var, aklınıza ne gelirse… Spesiyal başladı, biz de 28 numarayız. Bir otomobil start alıyor, biraz sonra birileri geliyor “uçtu uçtu” diye. Bir daha, bir daha…Telaş yaptık “Ne oluyor!” diye. Üstelik yokuş yukarı çıkıyoruz, başlangıç, yokuş aşağı ve gece toprak spesiyal…Hiç de öyle sempatik bir iş değil… Bu arada hangi etapta kimin süreceğini belirlemek için Renç ile yazı-tura atıyorduk. Yolda Yavuz ve Onur’u yakalayıp geçtik. Onlar da kendi aralarında “Biraz yavaşlayalım” diye konuşuyorlarmış.

Birinci etabı bitirdik ama tabii kim birinci kim ikinci daha bilinmiyor… İkinci etap çok kırıcı bir etaptı. Onda da Renç kullandı, üçüncü Etap Şarköy etabıydı, onda da ben kullandım, yarış bitti ve Ayazağa’ya geldik. Ertesi gün Tercüman’da “Anadol kazandı” haberi çıkınca birileri “bunlar şike yaptı” demiş. Oysa Tercüman iyi hazırlanmış, neticeyi öğrenir öğrenmez basmış haberi. Daha sonra ayrıntılı sonuçlar görüldüğünde bizim tam anlamıyla kazandığımız anlaşıldı. İki etapta birinciyiz… Bu başarıyla biz de ralli camiasına girmiş olduk. Daha sonra Anadol da Türkiye’nin ilk fabrika takımı oldu. Ama bu yarıştaki 3 Anadol takım değildi. Hepsi de münferit temaslar sonrası yarışmıştı.

Rallispor:Trakya Rallisi’ndeki birincilik size neler hissettirdi?
Demir Bükey: Çok sevindik tabii ama, bu galibiyetin mukayese edilecek bir yönü yoktu. Çünkü öyle yapılmış bitmiş bir etkinlikti. Ne arkası görünüyordu ne sağı solu… Zaten gazetelerde de birkaç gün haber oldu bitti. Mete Oktar ve 2-3 kişi daha, “Portakallar Takımı’nı” kurdu Anadol’larla. Ama o da Anadol’un isteğiyle oluşturulmuş kurumsal bir takım değildi. Daha sonra Motor Ticaret kanalıyla bir takım kuruldu. Bu görevi de bana verdiler. Bu takımda da Renç, İlkay ve ben vardık. Teknik destekten Renç sorumluydu. Bu ekiple birkaç yarış yapıldı. 1973’ te yerli otolar kupası kazanıldı. Aynı yıl Türkiye Şampiyonası’nı kazanacakken ihraç edildik yarıştan. Ahmet Tollu zaman karnesinin kenarına, en aşağısına iki zaman topladı diye bizi ihraç ettiler kazandığımız halde. Bu olaydan sonra da Anadol, yarışlardan çekildi.

Ama Anadol o sene yerli kupalar arasında TTOK birinciliğini aldı.Fakat Anadol fabrika takımı olarak çekildikten sonra münferit olarak Anadol ile yarışanlar olmaya devam etti. Bu arada da Renault ve Tofaş fabrika takımları kuruldu. Rahmetli Ali Sipahi sayesinde kurallar daha ciddiye alınmaya başlandı. Daha sonra Renault Takımı’na geçtim. Onlar beni davet ettiler. Bir tane Renault 5’in motorunu Renault 12’ye takmışlar, denemek için verdiler ve biz girdiğimiz ilk yarışta üçüncü olduk. Faruk Süren ve Aytaç Kot Gordini’lerle yarışıyordu, biz Renault 5 motorlu otomobil ile yarışıyorduk. Renault Takımı kurulduğunda Aytaç Kot, Faruk Süren ve Dursun Bozlak vardı. Ondan sonraki yıllarda Engin Serozan da katıldı takıma. Ben Gordini’yi iki yarışta kullandım. Bir tanesi Uludağ Tırmanma’ dır, orada ikinci oldum orada hiç antrenmansız. Bir tanesi de Çamlıdere Tırmanma, o yarışta da ikinci oldum.

Lütfen yorumlar kısmından deneyimlerinizi ve fikirlerinizi bizimle paylaşınız, alttaki linki tıklayarak bir kaç dakikanızı ayırabilirseniz çok sevinirim.

Bloğumuzdan Daha Etkin Faydalanmak İçin Lütfen Okuyunuz!